Yapı ve etki bakımından tam olarak kara
deliğin tersi olarak nitelendirebileceğimiz beyaz deliğin özelliklerine yazımızda
yer verdik.
Uzay, sayısız gizemi bünyesinde barındıran
oldukça büyük olan bir alana sahip. Birçok farklı gök cismini içinde bulunduran
bu alan, kara delikler gibi anlaşılması çok zor ve oldukça ilginç gök
cisimlerine de ev sahipliği yapıyor. Kara deliklerin, senelerce süren
araştırmalar sonucunda ölen yıldızlardan oluştuğu öğrenildi. Enerjisi biten ve çok
büyük olan bazı yıldızların ömrünü tamamlayıp, kendi içinde çökmesiyle oluşan
kara delikler, bu çökmelerin bir sonucu olarak evrende bilinen en büyük
kütlelere sahiplerdir. Kütlesi bulunan cisimlerin uzayda çekim gücü
yaratmasından dolayı kara delikler, boyut olarak çok küçük olmalarına rağmen
evrendeki en güçlü çekim kuvvetine sahiplerdir. O kadar kuvvetlilerdir ki ışık
bile kara deliklerin çekim alanından kaçamaz.
Tüm maddeleri kendi içerisine çekebilen bu kozmik cisimler, yapıları bakımından çekimine yakalanan maddelerin akıbetini bizlerle paylaşmazlar. Işık kara deliğin olay ufkuna yaklaştıkça daha fazla yavaşladığından dolayı kara deliğe doğru ilerleyen madde, maddeyi görüntüleyenin gözünden asla deliğe tam olarak giriş yapmaz ve ne kadar yaklaşırsa o kadar yavaşlar. Siyah rengi ve ışığı soğurma özelliğinden dolayı evrende bulunması en zor cisimlerden birisi olan kara deliklerin, özellik ve yapı bakımından tam zıttı olan bir cisim bulunuyor.
"Beyaz delik" olarak adlandırılan bu kozmik cisimler en az kara delikler kadar bulunması zor cisimler. Şu ana kadar görüntülenebilmiş bir beyaz delik olmamasına rağmen bu cisimlerin özellikleri, evrenin yasalarına göre tahmin edilebiliyor. Yer çekimi olmasına rağmen kara deliklerin aksine cisimleri yüzeyine asla yaklaştırmayan ve yüzeyine yaklaşıldıkça uyguladığı itiş kuvvetini arttıran beyaz delikler, bu itiş işlemini "beyaz" ismini borçlu olduğu ışık kaynağını kullanarak yapıyor. Beyaz deliğin yüzeyine yaklaşan cisimler, bu kozmik cisimden yayılan ışınlarla birlikte itiliyor. Kara deliğin hiçbir cismi çekiminden kaçırmamasına karşılık olarak hiçbir maddeyi yüzeyine dokundurmayan beyaz delik, kara deliğin aksine bir olay ufkuna sahip değil.
Aynı kara delikte gördüğümüz gibi sonsuz enerji kaynağına sahip olan beyaz delikler, uzayın boşluğunda maksimum seviyelere kadar artan entropi’yi, yani faydasız enerjiyi düşürürler. Faydasız enerji, çıkış yerine hiçbir türlü getiri sağlamayan enerji türüdür. Bu duruma örnek olarak Güneş'in Dünya'yı ısıtması gösterilebilir. Dünya'da bulunan canlılık, Güneş'ten gelen enerjiyi kullanarak evrenin entropisinin düşürülmesine katkıda bulunur. Ancak Güneş'in Dünya'ya gelmeyerek sozsuzluğa giden ışınları, bu entropiyi artırır. Beyaz delikler, yapıları bakımından herhangi bir enerji emilimi ve soğurumu göstermediğinden dolayı entropiyi düşürürler. Varlıklarına karşı çıkan bazı bilim adamları, beyaz deliklerin bu özellikleri nedeniyle evren yasalarına aykırı olduklarını savunurlar.
Beyaz delikler bilim tarafından kanıtlanmış değiller. Bu cisimlerin kanıtlanamamasındaki en büyük etken, beyaz deliklerin herhangi bir oluşum şekillerinin veya güç kaynaklarının bulunmuyor olması. Bu soruların elbette teorilerden oluşan birçok cevabı var ancak bunlar kanıtlanabilmiş değiller. Örneğin Stephen Hawking, beyaz deliklerin kara deliklerin diğer ucu olduğunu ve bu nedenle sonsuz itiş, sonsuz ışık güçlerinin bulunduğunu düşündüğünü belirtmişti. Bu iki kozmik cismin, aynı zamanda zaman yolculuğunu da gerçekleştirebileceğine inanılan solucan delikleriyle birbirlerine bağlanıldığına inanan ünlü fizikçi, bu konudaki en mantıklı teorilerden birisini üretmiştir.
Tüm maddeleri kendi içerisine çekebilen bu kozmik cisimler, yapıları bakımından çekimine yakalanan maddelerin akıbetini bizlerle paylaşmazlar. Işık kara deliğin olay ufkuna yaklaştıkça daha fazla yavaşladığından dolayı kara deliğe doğru ilerleyen madde, maddeyi görüntüleyenin gözünden asla deliğe tam olarak giriş yapmaz ve ne kadar yaklaşırsa o kadar yavaşlar. Siyah rengi ve ışığı soğurma özelliğinden dolayı evrende bulunması en zor cisimlerden birisi olan kara deliklerin, özellik ve yapı bakımından tam zıttı olan bir cisim bulunuyor.
"Beyaz delik" olarak adlandırılan bu kozmik cisimler en az kara delikler kadar bulunması zor cisimler. Şu ana kadar görüntülenebilmiş bir beyaz delik olmamasına rağmen bu cisimlerin özellikleri, evrenin yasalarına göre tahmin edilebiliyor. Yer çekimi olmasına rağmen kara deliklerin aksine cisimleri yüzeyine asla yaklaştırmayan ve yüzeyine yaklaşıldıkça uyguladığı itiş kuvvetini arttıran beyaz delikler, bu itiş işlemini "beyaz" ismini borçlu olduğu ışık kaynağını kullanarak yapıyor. Beyaz deliğin yüzeyine yaklaşan cisimler, bu kozmik cisimden yayılan ışınlarla birlikte itiliyor. Kara deliğin hiçbir cismi çekiminden kaçırmamasına karşılık olarak hiçbir maddeyi yüzeyine dokundurmayan beyaz delik, kara deliğin aksine bir olay ufkuna sahip değil.
Aynı kara delikte gördüğümüz gibi sonsuz enerji kaynağına sahip olan beyaz delikler, uzayın boşluğunda maksimum seviyelere kadar artan entropi’yi, yani faydasız enerjiyi düşürürler. Faydasız enerji, çıkış yerine hiçbir türlü getiri sağlamayan enerji türüdür. Bu duruma örnek olarak Güneş'in Dünya'yı ısıtması gösterilebilir. Dünya'da bulunan canlılık, Güneş'ten gelen enerjiyi kullanarak evrenin entropisinin düşürülmesine katkıda bulunur. Ancak Güneş'in Dünya'ya gelmeyerek sozsuzluğa giden ışınları, bu entropiyi artırır. Beyaz delikler, yapıları bakımından herhangi bir enerji emilimi ve soğurumu göstermediğinden dolayı entropiyi düşürürler. Varlıklarına karşı çıkan bazı bilim adamları, beyaz deliklerin bu özellikleri nedeniyle evren yasalarına aykırı olduklarını savunurlar.
Beyaz delikler bilim tarafından kanıtlanmış değiller. Bu cisimlerin kanıtlanamamasındaki en büyük etken, beyaz deliklerin herhangi bir oluşum şekillerinin veya güç kaynaklarının bulunmuyor olması. Bu soruların elbette teorilerden oluşan birçok cevabı var ancak bunlar kanıtlanabilmiş değiller. Örneğin Stephen Hawking, beyaz deliklerin kara deliklerin diğer ucu olduğunu ve bu nedenle sonsuz itiş, sonsuz ışık güçlerinin bulunduğunu düşündüğünü belirtmişti. Bu iki kozmik cismin, aynı zamanda zaman yolculuğunu da gerçekleştirebileceğine inanılan solucan delikleriyle birbirlerine bağlanıldığına inanan ünlü fizikçi, bu konudaki en mantıklı teorilerden birisini üretmiştir.
Yazar: Demir Efe
Aksaylı
0 yorum:
Yorum Gönder